Koronavirüs Psikolojisi Çocukları ve Ergenleri Nasıl Etkiliyor?

İnsanlık, daha önce pek çok salgın hastalık atlattı… 21. Yüzyılda ilk kez böylesine büyük salgınla karşı karşıya kaldık…

Koronavirüsün beden sağlığımız üzerindeki etkilerini artık az çok biliyoruz, peki ya psikolojik etkilerini?..

20 yaş altındakiler haftalardır dışarıya çıkamıyor…

Çocuklar devam eden sokağa çıkma kısıtlamasından nasıl etkileniyor?

Bu durum onlara nasıl izah edilmeli?

Aileler nasıl bir yol izlemeli?

Çocuklarla ve ergenlerle her şeyi paylaşmalı mıyız? Ya da ne ölçüde paylaşmalıyız?

Koronavirüs salgını, çocukların dünyasında nasıl yer alıyor? Kaygılarımız onları ne kadar etkiliyor?

ANNE VE BABALAR ABARTILI KAYGIDAN UZAK DURMALI

Ergenlerin çevresindeki kişilerin koronavirüs salgını ile alakalı tutumları çocukları nasıl etkiler?

Çocuklar ve ergenler, aileleri ve öğretmenlerinin davranışlarını izler ve bu şekilde öğrenirler. Ebeveynler olarak sizin haberlere nasıl tepki verdiğiniz, çevrenizdeki insanlarla aranızdaki diyaloglar, ergenlerin nasıl hissedeceği hususunda önemli bir faktördür.

Anne baba bu süreçte kaygı yaşasalar da abartılı şekilde bunu ev içerisinde göstermemelidir. Gerekli önlemler alındıktan sonra aşırı kaygılanmak süreci huzursuz geçirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Aşırı kaygı gösterme durumunun tam tersi durumu da gösterilmemelidir. Ergen etkilenmesin diye bu süreçte korkulacak hiçbir şey olmadığı, umursamaz tavırlar veya aşırı güven verici ifadeler kullanılması durumunda da ergen bu durumu sezip kendilerinden bir şey saklanıyormuş hissine kapılır ve ailesine olan güveni kırılabilir. Bu durum da, ergenin süreci daha da endişeli geçirmesine sebep olur. İnce çizgiyi korumak ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nın açıklamaları haricinde başka açıklamaları dikkate almamak gerekir.

KURALLARDAN TAVİZ VERİLMEMELİ”

Ergenlerle bu süreçte evde kalmadan dolayı çatışma ve öfke nöbetleri çok fazla oluyor, böyle anlarda ve durumda neler yapılabilir?

Ergenler için evde kalma sürecinin zor yanlarından biri de bu dönemdekiler için çok önemli olan sosyal çevrelerinden (okul ve arkadaşlar) uzak kalma zorunluluğudur. Özellikle arkadaş ilişkilerini sürdürmek bu dönemin gelişimsel açıdan olmazsa olmazıdır. Bu durum ergenleri öfkelendirse dahi bu dönemin geçici bir dönem olduğunu bütün dünyanın aynı şartlara maruz kaldığını ergenlere belirtmek önemlidir. Ergenlerin sosyal çevre ihtiyacını, neyse ki teknolojik iletişim araçları karşılamaktadır. Henüz kendi telefonu olmayan yaştakiler için de ana-babalar belirli saatlerde kendi telefon ya da tablet gibi iletişim araçlarını sınırlı süre içinde kullanılmasına izin vererek ergenlerin bu gereksinimlerini karşılamalıdır.

Söz dinlemeyen ve yasaklara uymayan ergen çocuklara karşı ebeveynlerin nasıl davranması gerekir?

Yemek ve uyku saatinin düzenine dikkat edilmeli, teknolojik aletlerin kullanımı ile ilgili kural ve sınırlar uygulanmaya devam edilmelidir. Aksi halde düzeni bozulan ergenin bilinmezlik karşısındaki huzursuzluğu ve öfkesi artabilir. Bu süreçte ev kuralları için belirsizlik ortadan kaldırılmalıdır.

Ev içerisinde kesinlikle ortak paydalar gözetilerek bir günlük program hazırlanmalıdır ve tüm aile fertleri bu programı onaylamalıdır. Bu programa sadece ergen çocuğun uyması beklenmemeli, tüm aile fertleri bu kurallara uymalı ve kurallar istisnai durumlar hariç bozulmamalıdır. Çünkü kuralın bozulduğunu, esnetildiğini gören çocuk sınırlarını zorlayarak hedefine ulaşacağını bilir. Bu konuda anne ve baba ortak bir tutum sergilemelidir.

 “HERKESİN AYNI ŞARTLARDA OLDUĞU BELİRTİLMELİ VE ÇOCUK MOTİVE EDİLMELİ”

Rutinleri değişen ve evde kalmak zorunda kalan ergen çocuğun bu süreçte hangi davranış şeklini normal kabul edebiliriz?

Ergen çocuklar yıllarca okula gidip geldiler ve bir sosyal çevreleri oluştu. Hele ki ergenlik döneminde, aile ikinci plana atılıp birinci plana arkadaşlar geçtiğinden, bu süreçte arkadaşlarından uzak kalmak onları öfkelendirebilir. Bu sebepten dolayı yaşadığı öfkeyi sizlere yansıtabilir.

Ergenlik döneminde ergenler, kendilerini çok güçlü görürler. Bu dönemsel özellikten dolayı kendilerine hiçbir şey olmayacağına, hastalığın kendilerine gelmeyeceğine inanırlar. Bu da onların sağlıkları ya da yaşamları açısından riskli olacak durumları fark etmelerini engeller ya da görmezden gelmelerine hatta direnmelerine yol açar. Kişisel korunma araçlarını kullanmayı reddedebilirler. Bu süreçte ergenlerin karşı gelici veya vurdumduymaz tavırları ergenlik sürecinin doğal bir parçasıdır. Özellikle anne babaya verilen bir tepki değildir. Bu durumda ergenin anlayabileceği şekilde bu süreçte gerekli önlemlerin alınmasının önemi anlatılmalıdır. Ergenler evdeki rol modeli olarak hemcinsi olan ebeveynini seçer. Bu durumda ebeveynler de gerekli koruyucu önlemleri alarak, ergen çocuğa örnek olabilirler.

Çocuklar devam eden sokağa çıkma kısıtlamalarından nasıl etkileniyor?

Çocuklar kendilerini içinde bulunduğumuz durumdan dolayı belirsizlik içinde hissedebilirler. Bu durum çocuklarda kaygı ve strese sebebiyet verebilir ve oluşan bu belirsizlik boşluğunu olumsuz imgelerle doldurabilirler. Aile ortamında ve haberlerde duyduklarını kendilerince yorumlayıp endişeye kapılabilirler. Bu yüzden çocuklarımızın ne düşündüğü ve hissettiğini bilmeli ve gerekirse doğru bir şekilde bilgilendirmeliyiz. Onları her zaman dinlediğimizi ve rahatça istedikleri her konuyu konuşabileceklerini hissettirmeliyiz. Hazır olmadıkları ya da konuşmak istemedikleri bir konuyu zorla konuşmaya çalışmamalıyız.

Aileler bu süreçte nasıl bir yol izlemelidir?

Çocuklar bizim duygu ve düşüncelerimize bizim sandığımızdan çok daha fazla dikkat etmektedirler. Bu dönemde bizler kaygılı, korku dolu, aşırı titiz ve koruyucu olabiliriz. Bunlar normal tepkilerdir. Ancak bu tepkilerimiz abartılı olmaya başladığında çocuklar bunlardan fazlasıyla etkilenebilirler.

Temel duygularımız kendi içinde olumlu ve olumsuz diye ayrılır. Korku duygusunun olumlu ve olumsuz tarafına örnek vermemiz gerekirse; bizi istediğimiz bir şeyi yapmaktan alıkoyabildiği gibi bu süreçte tedbir almamızı ve dikkatli olmamızı sağlar. Duyguları bu şekilde çocuklarımıza onların anlayabileceği bir dilde anlatabiliriz. Kaygı ve korku duygusu aşırı olursa ruh sağlığımızı olumsuz yönde etkilemeye başlar. Tepkilerimizi zamanında ve yeterince vermekte zorlanabiliriz. Bu duyguların kabul edilebilir bir düzeyde olması nasıl tepki vereceğimize karar vermeyi kolaylaştırabilir.

Anne-babanın ruh sağlığının iyi olması çocukların bu dönemi en az psikolojik hasarla atlatmalarına yardımcı olacaktır. Bu anlamda evde sakin bir ortam olmalıdır.

Çocuklarla her şeyi paylaşmalı mıyız ya da ne ölçüde paylaşmalıyız?


Çocuğun anlayabileceği şekilde durum hakkında bilgilendirme yaparak bununla ilgili önlem aldığınızı ve güvende olduğunuzu söylemeli ve bunu göstermelisiniz. Mikropların sadece bizi hasta eden çok küçük canlılar olmadığını karşılıklı olarak birbirimizden yararlandığımızı örneklerle açıklamalısınız ki çocuklar ileride mikroplara karşı takıntılı hale gelmesinler. Sorduğu kadarıyla cevap vermeli fazladan bilgilendirme yapmamalısınız. Bununla birlikte çocukların kaygı ve korkularını görerek bunu kabul etmelisiniz. “Yok canım bunda korkacak ne var?”, “Koca çocuk oldun artık”, “Böyle şeyleri kafana takma” gibi söylemler çocuğun duygusunu yok saymaktır. Çocuk sizin tarafınızdan anlaşılmadığını hissedecektir. Bunun yerine “Bu durumla ilgili kaygı hissediyorsun bunu görüyorum”, “Peki, bununla ilgili ne yapabiliriz?”, “Biraz daha konuşmak ister misin?” gibi onu anladığınızı gösterin ve kendisinin bir çözüm yolu bulmasına yardımcı olun. Böylelikle bu tarz bir kaygıyla tekrar karşılaştığında nasıl baş etmesi gerektiğini öğrenmiş olur.

ÇOCUKLARIN BEYİNLERİ YETİŞKİNLERE GÖRE ÇOK DAHA İYİ YENİLEME KAPASİTESİNE SAHİPTİR”

Koronavirüs salgını çocukların dünyasında nasıl yer alıyor, bu virüs çocuk psikolojisini nasıl etkiliyor?

Küçük yaştaki çocukların zihinsel gelişimi ve bilimsel bilgileri bu tür salgın, hastalık ve virüs gibi kavramları tanımlamakta yeterli düzeyde değildir. Bu nedenle bu durumu anlamaya çalışırken zorlanabilir ve kendi kaygı dolu değerlendirmelerini yapabilirler. Bununla birlikte bilinmektedir ki çocukların beyinleri yetişkinlere göre çok daha iyi yenileme kapasitesine sahiptir. Yani travma ve kayıp yaşayan çocuklar bunu işlemlemekte ve yol gösterildiğinde üstesinden gelmekte çok daha iyi durumdadırlar.

Çocuğun ebeveynlerinin ve çevresindekilerin kaygısı çocuğu nasıl etkiliyor?

Çocuklar duyguları, neye nasıl tepki vermeler gerektiğini, durumun tehlikeli mi yoksa güvenilir mi olduğunu anne-babalarından öğrenirler. Eğer anne-babada aşırı derecede korku, panik, kaygı ve öfke varsa çocuk da bunun aynısı yaşar. Bu duruma anne-babanın vermiş olduğu tepkileri içselleştiren çocuk ileride benzer bir durumla karşılaştığında nasıl tepki vermesi gerektiğinin yolunu öğrenmiş olur. O yüzden anne-babanın olgun davranışları, sakin ve dingin olmaları, öfkelerini ve korkularını kontrol altına almaları bu anlamda önemlidir.

Koronavirüs hakkında ergenlerle nasıl konuşulmalı?

İletişim anlarında, sözlerden ziyade o anki bedensel ve mimik tepkilerimiz ruh halimizi daha çok yansıtmaktadır. Özellikle çocuk ve ergenlerin bu sinyalleri algılamaları yetişkinlere nazaran daha kolay olduğu için, ebeveynin korku ve kaygıları onları etkilemektedir. Bundan dolayı, ebeveynlerin çocuğa karşı dürüst olması, olan durumu kısa ve net bir şekilde açıklayıp yapılması gerekenlere odaklanılması ve yaşanılan durumun getirdiği olumlu durumlara dikkat çekilmesi faydalı olacaktır.

ERGENLERİ DİNLEYİP ANLAMAYA ÇALIŞMALIYIZ. TARTIŞMA DURUMUNDAN KAÇINMALIYIZ”

Bu virüs ergen psikolojisini nasıl etkiliyor?

Herkesin günlük hayatında belli kısıtlamalara ve değişikliklere sebep olan koronavirüs, ergenlerin de en keyif aldıkları sosyal ortamlardan uzak kalmalarına, evde diğer aile bireyleriyle daha çok zaman geçirmelerine vesile olmaktadır. Ergenler gelişim durumlarından kaynaklı var olan durumu daha çok abartma veya aksine küçümseme tiye alma şeklinde tepkiler verebilirler. Ebeveynlerin tepki vermeden önce onları dinleyip anlamaya çalışarak tartışma durumlarından kaçınmaları faydalı olacaktır.

Ebeveynler ergenlik dönemindeki çocuklarıyla bu süreci nasıl geçirmelidir?

Çocuklardan ziyade ergenler daha çok kendileriyle vakit geçirmekten keyif alacaklardır. Olağan durumla ilgili daha dikkatsiz-özensiz davrandıklarında sinirlenmeden önce aslında onlar için endişelendiğimizi sakince ifade edebilmek, tartışmadan uzak durmaya çalışarak anlamak için dinlemek ve durumun ciddiyetini bilimsel bulgularla ifade etmek durumu onlar için daha anlaşılır hale getirerek kolaylaştırıcı olacaktır

Bu dönemde artan teknoloji kullanımı ile birlikte, anne babalar teknolojiyle ilgili nelere dikkat etmeli?

Ebeveynleri medya ve sosyal medyanın güvenli ve bilinçli kullanımı anlamına gelen sosyal medya okuryazarlığı konusunda bilinçli olması gerekmektedir. Bu bağlamda ebeveynler; çocukların tv ya da internette zararlı içerikli, yaşıyla uyumlu olmayan haberler ve şiddet içerikli sahnelere ve görsellere maruz kalmasını engellemeli. Çocuğun bu kaynakları kullanmasını tamamen engellemek yerine sınırlandırmalı ve çerçevesini çizmeli. Çocukların doğru bilgiye anne babaları kontrolünde ulaşması sağlanmalı ve böylece çocuk üzerinde oluşabilecek zararlı etkiler önlenmeli.

Bu süreçte anne-baba olarak çocuklara karşı salgını ve etkilerini belli etmeden hiçbir şey yokmuş gibi hissettirmemiz iyi bir davranış modeli olur mu?

Çocukların belirsiz durumlar karşında güvenlik algıları zedelenir ve bu durum kaygının yoğunlaşarak kontrolsüz bir şekil almasına sebep olur. Hiçbir şey yokmuş gibi davranmak var olan duruma ve gerçekliğe karşı güvenlik algısını zedeler. Akabinde alınması gereken önlemlerin aktarılmasına engel olur ve bu durum tehlikeye karşı çocuğu açık hale getirir. Çocuklar etraftakilerin ve rutinlerindeki değişimin siz hiç bir şey yokmuş gibi davransanız da farkına varırlar. Bu farkındalıkla beraber sizin “mış” gibi olan davranışlarınız onlara gizlenen ve açıklanmayan durumun sinyallerini verir. Kendilerinden gizlenen ve açıklanmayan durumlar ise onların korkularını besler. Gizlenen durum; önemli, ciddi ve kontrol edilemeyecek olan bir problemin varlığı noktasında panik oluşturmalarına sebep olabilir. Bu bağlamda çocuklara onları kendinize karşı güvensiz bırakacak davranışlardan kaçınmalı ve sakin, net, yaşına uygun açıklamalarla onlar için bilgi alabilecekleri güvenli bir kaynak olarak hayatlarında var olmalısınız.

Paylaş: